İngilizce Muhasebe Terimleri ve Sözcükleri
İngilizce Muhasebe Terimleri genelde bu iş ile ilgilenenler için bir makale başlığı gibi görünebilir fakat, sadece muhasebe işi ile uğraşanlar değil herkes bu terimleri öğrenebilir. Bunun nedeni ise eğer muhasebe işi ile uğraşmıyor olsanız bile yaptığınız işe göre para hesabınızı yaparken ya da bir banka ile birlikte çalışırken sık sık duyabileceğiniz terimler için kendinizi hazırlamaktır.Muhasebeciler, bankacılar ve finansal işlerde çalışanlar bu terimleri çok iyi bilmelidir.
İngilizce Muhasebe Terimleri genelde bu iş ile ilgilenenler için bir makale başlığı gibi görünebilir fakat, sadece muhasebe işi ile uğraşanlar değil herkes bu terimleri öğrenebilir. Bunun nedeni ise eğer muhasebe işi ile uğraşmıyor olsanız bile yaptığınız işe göre para hesabınızı yaparken ya da bir banka ile birlikte çalışırken sık sık duyabileceğiniz terimler için kendinizi hazırlamaktır.
İNTER İNGİLİZCEİNGİLİZCE KONUŞMA UYGULAMASI
- Amerikalı native eğitmenlerle,
- Seviyene uygun programla,
- Seçtiğin eğitmenle seçtiğin saatte,
- Konuşmak istediğin konuyla,
- Her ders sonrası değerlendirmeyle
- İNGİLİZCE KONUŞMAYA BAŞLA!
Muhasebeciler, bankacılar ve finansal işlerde çalışanlar bu terimleri çok iyi bilmelidir. İş İngilizcesi için gerekli bir konu olan muhasebe terimlerini öğrenmek için aşağıda verdiğimiz terimleri ve örnek cümleleri inceleyerek çalışabilirsiniz.
İngilizce Muhasebe Terimleri ile Örnek Cümleler
- I have money in my bank account. Banka hesabımda param var.
- The last year’s profit didn’t counterbalance with our expectations. Geçen senenin kârı beklentimizi karşılamamıştı.
- The business’s expense is so high that they nearly have a profit from it. İşletmenin gideri o kadar fazla ki çok az bir kârları var.
- The expense is any cost that your company has spent. Gider, işetmenizin harcadığı herhangi bir maliyete denir.
- She has some savings from the last years profit in her account. Hesabında geçen senenin kârından kalan bazı birikimler var.
- Your savings is in your account and I didn’t touch it. Birikimlerin senin hesabında ve ben ona dokunmadım.
- You need to ger your credit card for the payment. Ödeme için kredi kartını getirmen gerekiyor.
- Your advance had been paid. Avansın sana ödenmişti.
- Your agency’s account is in our bank. Senin acentanın esabı bizim bankamızda.
- The capital gain of your company is higher than the last year. Şirketinizin sermaye kazancı geçen senekinden yüksek.
İngilizce Invoice ile Örnek Cümleler
İngilizce muhasebe terimleri konusunda çok fazla kullanacağınız “invoice” kelimesi aslında yine İngilizcede “bill” kelimesinin eş anlamlısıdır. Türkçesi ise “fatura” olarak kullanılır.
Kelimenin anlamını pekiştirmek için aşağıdaki örnek cümleler ile pratik yapabilirsiniz;
- I am going to send you the invoice by fax to your office. Faturayı sizin ofisinize fax ile yollayacağım.
- The invoice of your purchase is attached to this email. Satın alma işleminizin faturası bu email’e eklenmiştir.
- All the expenses and the invoices of the company can be found in this folder. Şirketin tüm giderleri ve faturaları bu dosyada bulunabilir.
- We couldn’t send you the invoice because we couldn’t find any purchase from your company in our records. Size faturayı gönderemedik çünkü kayıtlarımızda sizin şirketinize ait hiçbir satın alma işlemi bulamadık.
- Your invoice’s payment date has been delayed. Faturanızın ödeme tarihi geçmiş.
- We invoiced you 250.00 TL. Faturanız 250.000 TL’dir.
- I told my father to pay the invoices of our house when he is in the city. Babama şehirdeyken evimizin faturalarını ödemesini söyledim.
- The company must be issuing their invoices in order to calculate their trade. Şirket ticaret işlemlerini hesaplayabilmek için faturalarını düzenlemelidir.
İngilizce Account Record ile Örnek Cümleler
İngilizce muhasebe sözcükleri arasında yine çok fazla kullanılan bir ifade olan “Account Record” Türkçe’de “Muhasebe kaydı” anlamına gelmektedir.
Bu kelimenin anlamını ve cümle içinde kullanımını pekiştirmek için aşağıdaki cümleleri inceleyebilirsiniz;
- The account records of this company can be found in this section of the folder. Bu şirketin muhasebe kayıtları dosyanın bu kısmında bulunabilir.
- The account record shows that the company spent 100.00 TL in this month. Muhasebe kaydı gösteriyor ki şirket bu ay 100.00 TL harcamış.
- We can check the account records to see the stability of the company. Şirketin dengelerini incelemek için muhasebe kayıtlarını kontrol edebiliriz.
- My father constantly checking my account records to see if I made a mistake or not. Babam bir hata yapıp yapmadığımı görmek için sürekli muhasebe kayıtlarını kontrol ediyor.
- We fired our accountant last month because he did some mistakes in the company’s account records. Geçen ay muhasebecimizi kovduk çünkü muhasebe kayıtlarında bazı hatalar yapmış.
İngilizce Accrued Liabilities ile Örnek Cümleler
İngilizce muhasebe terimleri arasında çok fazla kullanılan bir başka tanım ise “Accrued Liabilities”dir ve Türkçe anlamı ise “Borç Tahakkukları” olarak kullanılmaktadır.
Aşağıda vereceğimiz çok kapsamlı muhasebe terimlerinden yararlanarak örnek cümleler kurabilirsiniz.
İngilizcede En Çok Kullanılan Muhasebe Terimleri
İngilizce Terim | İngilizce Tanımı | Türkçe Tanımı |
Account | An arrangement with a bank to keep your money | Hesap |
Accounts Payable (AP) | All of the expenses that a business has incurred but has not yet paid. | İşletmenin yapmış olduğu fakat daha ödenmemiş tüm harcamalar |
Accrued Expense | An expense that been incurred but hasn’t been paid | Tahakkuk etmiş fakat ödenmemiş gider |
Allocation | The procedure of assigning funds to various accounts or periods | Tahsis etme anlamı vardır; çeşitli hesaplara ya da ödemelere fon tahsis etme, dağıtma |
Acquiree | Someone or some company that acquire something to other | Edindiren |
Acquirer | Someone or some company that gets something | Edinen |
Advance | A payment given to someone before work has been completed | Avans |
Aggregate | A total of something or some calculating | Toplam |
Agency | The bounded company | Acenta |
Allowance | Money that you are given regularly, especially to pay for a particular thing | Ödenek |
Amortisation method | The process of reducing a cost or total in regular small amounts and its method | Amortisman yöntemi (itfa yöntemi) |
Amortised cost | The process of reducing a cost or total in regular small amounts and its cost | İtfa edilmiş maliyet |
Annuitant | Someone who receives a fixed amount of money paid to someone every year | Yıllık sigortalı |
Appendix | A separate part that is included | Ek |
Balance | Equal or stable accounts | Denge |
Bank account | An account where the money is | Banka Hesabı |
Bank overdraft | An amount of money that a customer with a bank account is temporarily allowed to owe to the bank | Borçlu cari hesap |
Bankruptcy | A situation in which a business or a person becomes bankrupt | İflas |
Balance Sheet (BS) | Report of the company’s assets | Şirketin varlıklarını ve yükümlülüklerini gösteren rapor |
Book Value (BV) | The original value of an asset | Defter değeri |
Cash Flow | Term that describes the inflow and outflow of cash in a business | Nakit girişini ve çıkışını tanımlayan terimdir |
Cap | A limit on the amount of money that can be charged or spent in connection with a particular activity | Faiz tavanı |
Capital | Money used for producing more wealth or for starting a new business | Sermaye |
Capital gain | The gain of the money when you use before starting a new business | Sermaye kazancı |
Cost of Goods Sold | The expenses that directly relate to the creation of a product or service | Satılan malların maliyeti |
Credit | A credit is an increase in a liability or equity account | Kredi |
Credit insurance contract | Your account’s insurance | Kredi sigorta poliçesi |
Currency risk | The risk of the the money that is used in a particular country at a particular time | Döviz riski |
Current cost | The cost of the business | Cari maliyet |
Commodity | A substance or product that can be traded | Ticari mal |
Debit | A record of money taken; increase in an asset or expense account, or a decrease in a liability or equity account | Borç; bir varlık veya gider hesabındaki bir artış veya bir borç ya da öz kaynak hesabındaki bir azalmadır |
Depreciation | Term that accounts for the loss of value in an asset over time | Bir varlığın zaman içindeki değer kaybını hesaba katan terimdir |
Debt securities | Securities and contracts of your debt | Borçlanma senetleri |
Deemed cost | The considered cost of some trade commodity or action | Tahmin edilen maliyet |
Discounting | The arrangement in which a bank lends a company a sum of money that is a percentage of the amount the company is owed | İskonto etme |
Diversification | Method of reducing risk | Risk azaltma yöntemi |
Earnings | A company’s profits in a particular period | Kazançlar |
Earnings contingency | A company’s profits that depends on some situations | Koşula bağlı kazançlar |
Equity | It denotes the value left over after liabilities have been removed | Özkaynaklar borçlar kaldırıldıktan sonra kalan değerleri ifade eder |
Expense | Any cost of the company’s | İşletmenin herhangi bir maliyeti |
Enterprise | A person who attempts to make a profit by starting a company or the company itself | Girişim ya da işletme |
Exchange difference | The process of changing one currency for another and its difference | Kur farkı |
Expenditure | Any expense | Harcama |
Fixed Cost | The one that does not change with the volume of sales | Satış hacmiyle değişmeyen maliyet |
Financial asset | Financial valuable belonging | Finansal varlık |
Fees | An amount of money paid for a particular piece of work in a particular amount of time | Aidat, ücret |
Fair value | A fair way of calculating the assets of a business based on its trade | Bir şeyin uygun değeri |
Funding | Money that is attached for a particular purpose | Fonlama, kaynak yaratma |
Gross margin | Percentage calculated by taking gross profit and dividing by revenue for the same period | Brüt satış karı |
Gross profit | Indicates the profitability of a company without taking overhead expenses into account | Brüt kar |
Impairment | A situation in which the value of an asset is recorded as being greater than the amount of money that it could be sold for | Değer düşüklüğü |
Import duties | The taxes of the products from another country | İthalat vergileri |
Interest | A money that is charged by a bank for taking money | Faiz |
Insurance liability | Insurance debt | Sigorta borcu |
Investment | The act of putting money or effort into something to make a profit | Yatırım |
Inventory | The word that classify the assets of the company which remain unsold | Bir şirketin satılamayan varlıkları |
Journal Entry | It shows how updates and changes are made to a company’s folders | Bir şirketin dosyalarında değişiklik yapması |
Liability | All debts that a company has yet to pay | Bir şirketin ödemesi gereken tüm borçları |
Liquidity | A term referencing how quickly something can be converted into cash | Bir şeyin ne kadar çabuk paraya çevrileceğini ifade eden bir terim; likidite |
Lease | A legal agreement in which you pay money in order to use a building, piece of land etc. | Kiralama |
Loan | Credit debit | Kredi borcu |
Losses | Zararlar | |
Long- term investment | An investment which will be show its profit after a particular time period | Uzun vadeli yatırım |
Market value | Market price | Piyasa değeri |
Material | The term that refers whether information influences decisions | Bilgilerin kararları etkileyip etkilemediğini ifade eden terim |
Net income | Amount of money that is earned in profits | Net gelir |
Net Margin | The percent amount that illustrates the profit of a company in relation to its revenue | Bir şirketin geliri ile karını gösteren yüzde |
Offer price | A cost that has been offered | Teklif fiyatı |
Paid in capital | A fund that has been paid beforehand | Ödenmiş sermaye |
Profit | Money earned from the product which business earns above its price | Kar |
Provision | An amount of money that is kept in case of a possible future loss | Karşılık |
Purchase price | The amount of money that is paid for something | Satın alma fiyatı |
Payroll | An Account that shows payments to employee salaries | Çalışanların maaşlarını gösteren hesap |
Receivables | Owed money which has not been paid yet | Alacaklar |
Recoverability | Something that can be gained again | Geri kazanılabilirlik |
Retail method | Method of selling goods to public | Perakende yöntemi |
Revenue | Any money earned by the business | Hasılat, gelir |
Sale | Exchanging something for money | Satış |
Tax | Money that is paid to the government based on your income in exchange to the services you’ve been used | Vergi |
Warranty | A written promise from a company to repair or replace a product that develops a fault within a particular period of time | Garanti |
Variable Cost | Costs that can be change with the volume of sales | Değişebilen maliyet |
Venturer | A risky activity partner in business | Ortak girişimci |
İngilizcede Ön Muhasebe Ne Demektir
Bildiğimiz üzere İngilizcede “muhasebe”, “accounting” olarak kullanılmaktaydı. “Ön muhasebe” ise “pre-accounting” ya da “pre-accountancy” olarak kullanılır.
Ön muhasebenin işi girdileri ve çıktıları kayıt etmek olduğu için aynı zamanda “bookkeeping” olarak da adlandırılabilir.
İngilizce Tek Düzen Hesap Planı Ne Demektir?
Muhasebede kullanılan “Tek Düzen Hesap Planı”, hesap isimleri be hesap kodlarından oluşur. Bunun İngilizcesi ise “The Uniform Chart of Accounts” olarak kullanılır.
İngilizce Muhasebeci Meslek Tanıtımı
Accountants are the ones who assist companies, individuals and businesses by reporting their financial matters and calculating their finances. Their job includes advising the client about conditions of their businesses profits, investments and cash flow etc. Businesses need accountants to articulate their financial situations in order to make their moves in a particular way while trading. Accountants use special software programmes to analyze financial information and arrange them to come up with a financial report to offer the business or the individual. They are being responsible for all the financial contracts because they know liabilities, profits and losses, and the capital of the business.
Şirketlerin ve kişilerin finansal durumlarıyla ilgilenip bunları hesaplayan kişilere muhasebeci denir. Müşterilerini işyerlerinin karları, yatırımları ve para giriş çıkışı gibi durumları hakkında bilgilendirip öneri sunmak görevlerinden biridir. İşletmeler finansal durumları öğrenebilmek ve ticaret yaparken buna göre hareket edebilmek için muhasebeciye ihtiyaç duyarlar. Muhasebeciler özer software programları kullanarak finansal bilgileri analiz ederler ve işletmeye sunmak için rapor hazırlarlar. İşletmenin tüm finansal kontratlarından sorumludurlar çünkü işletmenin borçlarını, kazançlarını ve kayıplarını aynı zamanda da sermayesini bilirler.
Diğer İngilizce meslek tanıtımları için sitemizi inceleyebilirsiniz.
İngilizce Muhasebe Terimleri PDF
En çok kullanılan muhasebe terimlerine pdf şeklinde ulaşmak isterseniz aşağıya eklediğimiz pdf’i indirebilirsiniz